Etik Ne Demek? Farklı Yaklaşımlar ve Derinlemesine Bir İnceleme
1. Bölüm: Etik ve Bilimsel Perspektif
Konya’da bir akşam, ofisten çıkarken kafamda dönen düşünceler, işlerin ne kadar yolunda olduğunu sorgulamama sebep oldu. Mühendislik dünyasında her şeyin bir kuralı, bir algoritması vardır. Ama ya etik? Etik de öyle bir şey değil mi? Bir sistem gibi düşünülebilir mi?
İçimdeki mühendis şöyle diyor: “Etik, bir anlamda doğru ve yanlış arasındaki çizgiyi belirleyen kurallardır. Bir mühendis olarak, yaptığım her işin bir matematiksel temele dayanmasını isterim. Her şeyin bir denklemi vardır ve etik de bu denkleme bir tür kılavuz ekler. Her zaman en doğru çözümü bulmalıyız, değil mi? Tıpkı bir mühendislik problemini çözerken yaptığımız gibi.”
Ama sonra içimdeki insan tarafı devreye giriyor. “Evet, doğru olabilir ama etik, insanın değerleri, hisleri ve toplumsal bağlamı ile de ilgilidir. Bir mühendis olarak sadece doğruyu yapmak yetmez, bunun insanlara, çevreye ve topluma nasıl etki edeceğini de düşünmelisin.”
İçimden geçen bu iki farklı düşünceyi tartışırken, aslında etik kavramının ne kadar geniş bir yelpazeye yayıldığını fark ediyorum. Bilimsel bakış açısıyla etik, bir nevi kurallar bütünü olarak anlaşılabilirken, duygusal ve insani açıdan çok daha derin, bazen belirsiz ve kişisel bir alan haline gelebiliyor.
2. Bölüm: Etik ve Felsefi Perspektif
Biraz daha derine inelim. Felsefi açıdan etik, doğru ile yanlış arasındaki belirgin çizgiyi değil, daha çok bu çizginin nasıl ve neye göre belirlendiğini sorgular. Bu, hem antik Yunan’dan hem de çağdaş felsefeden kaynaklanan derin bir kavram.
İçimdeki mühendis şöyle düşünüyor: “Burada somut bir çözüm yok. Etik kurallar belirli ve sabit olmalı ki, bir mühendis olarak bu kurallar doğrultusunda güvenle hareket edebileyim. Herkesin aynı kurallara tabi olması, bir mühendislik projelerinde nasıl daha güvenli ve doğru işler yapıldığını gösterir.”
Ancak içimdeki insan tarafı biraz daha şüpheci: “Felsefi anlamda etik, sadece bir evrensel kılavuz değil. Aksine, her toplumun, her bireyin etik anlayışı farklıdır. Bir kişinin doğru kabul ettiği şey, başka birinin yanlış olabilir. O zaman bu ne kadar evrensel bir kavram olabilir ki?”
Felsefi bakış açısına göre etik, evrensel kurallardan ziyade, toplumsal değerler ve bireysel anlayışlarla şekillenen bir alan olarak öne çıkar. Yani, etik anlayışımız, bizi şekillendiren kültürlere, geçmişe, toplumsal yapıya ve kişisel deneyimlerimize dayanır.
3. Bölüm: Etik ve Duygusal Perspektif
Bu konuya bir de insani açıdan yaklaşalım. Felsefi bakış açısının ötesine geçip, günlük yaşamda karşılaştığımız etik ikilemler üzerinden değerlendirelim. Etik, yalnızca büyük teorilerle değil, anlık duygusal tepkilerle de şekillenir. Mesela birinin sırlarını ifşa etme kararını alırken, insanın içsel duyguları devreye girer. O anki vicdanımız, o kişinin güvenini bozmanın doğru olup olmadığını sorgular.
İçimdeki insan tarafı şöyle diyor: “Etik, insanın kalbinde hissedilen bir şeydir. Karar verirken ne kadar mantıklı olursa olsun, bazen hissettiğiniz şey doğru yolu gösterir. İnsan, başkalarının haklarına saygı duymalıdır, değil mi? Bazen kurallar bir yana, insan olmanın verdiği sorumlulukla hareket etmek gerekir.”
Buna karşın, içimdeki mühendis durup düşünüyor: “Ama duyguların, mantıklı bir sistemin içinde yeri olmamalı. Etik soruları çözmek, sadece içsel hissiyatlarla değil, daha çok sağduyu ve nesnel bir bakış açısıyla yapılmalı. Sonuçta, duygular bazen yanılabilir.”
İşte burada etik, felsefede olduğu gibi, sadece akıl ile değil, kalp ve vicdanla da şekillenir.
4. Bölüm: Etik ve Toplumsal Perspektif
Bir toplumda etik kuralları, toplumsal normlarla belirlenir. Örneğin, bazı toplumlarda belirli davranışlar etik kabul edilirken, başka bir toplumda bu davranışlar yanlış olarak görülür. O yüzden etik, zaman zaman evrensel bir değer olmaktan çıkıp, bulunduğunuz kültürün ve çevrenin bir yansıması haline gelir.
İçimdeki mühendis bu konuda biraz karamsar. “Bu kadar subjektif olursa, etik nasıl bir standart haline gelir ki? Herkesin kendi doğru ve yanlışını kabul etmesi, bazı kaoslara yol açar.”
İçimdeki insan tarafı ise daha hoşgörülü: “Evet, toplumsal yapının etkisi büyük, ama bunun içinde birbirimize karşı daha duyarlı olmamız gerekmez mi? İnsanlar olarak daha iyi bir toplum oluşturmak için etik kuralları geliştirmeliyiz. Bu kurallar, farklılıkları kabul etme, başkalarının haklarına saygı gösterme temeline dayanmalıdır.”
5. Bölüm: Sonuç ve Kapanış
Etik, sadece bir kavram değil, aynı zamanda biz insanları bir arada tutan, toplumları şekillendiren bir değerler sistemi. Mühendislikten felsefeye, duygusal anlayıştan toplumsal yapıya kadar, her açıdan ele alındığında etik, karmaşık bir yapıyı ortaya çıkarıyor. İşin en ilginç kısmı ise, etik sorulara verdiğimiz yanıtların her birimizin karakterine, yaşam tarzına ve içinde bulunduğumuz dünyaya nasıl şekil verdiğini gözlemleyebilmemiz.
İçimdeki mühendis ve içimdeki insan birbirini dengelemeye çalışırken, aslında etik kavramının çok yönlü ve esnek bir yapı olduğunu kabul ediyorum. Sonuçta, insanın doğruyu bulma yolculuğu, hem akılla hem de duygularla şekilleniyor.