Türkiye Gazetesi Kurucusu Kimdir? İsimden Çok İdeolojiyi Tartışmak Gerek
Türkiye Gazetesi, 1970 yılında Enver Ören tarafından kurulmuştur. Peki mesele sadece bir isim mi? Elbette hayır. Asıl tartışılması gereken nokta, bu gazetenin hangi fikirleri yaymak için kurulduğu ve bugünlere nasıl geldiğidir. Enver Ören’in Milli Görüş çizgisinden gelen bir akademisyen oluşu, gazetenin ideolojik duruşunu baştan şekillendirdi. O dönemden itibaren Türkiye Gazetesi, sadece haber vermekle kalmadı; aynı zamanda bir “düşünce platformu” olma iddiasıyla sahneye çıktı. Ancak bu platformun ne kadar bağımsız olduğu ve hangi güç odaklarına hizmet ettiği sorusu hâlâ tartışmalı.
Gerçekten Bağımsız Bir Medya mı, Yoksa İktidarın Sözcüsü mü?
Bir gazete kurulduğunda ilk iddiası “millete hizmet” olur. Ancak Türkiye Gazetesi’nin yayın politikasına baktığınızda, hep iktidara yakın bir çizgi izlediğini görmek mümkün. Peki, bu tesadüf müydü? Yoksa en baştan itibaren amaçlanan, halkı tek tip düşünceye yönlendirmek miydi? Bu noktada şunu sormak gerek: Gazetecilik, iktidarın gölgesinde yapılabilir mi?
Enver Ören’in kurduğu gazete, kısa süre içinde İhlas Holding’in medya ayağına dönüşerek dev bir yapıya kavuştu. Bu büyümenin ardında yalnızca okuyucu desteği mi vardı, yoksa siyasi ilişkiler de devreye girdi mi? Sorular çoğaldıkça cevaplar bulanıklaşıyor.
Türkiye Gazetesi’nin Yayın Anlayışına Eleştirel Bir Bakış
Türkiye Gazetesi, muhafazakâr kitleye seslenerek belirli bir siyasi ideolojiyi güçlendirmeyi amaçladı. Burada sorun şu: Bir gazete halkı bilgilendirmek yerine belli bir görüşü aşılamaya çalışıyorsa, gazetecilik nerede kalır?
Okuyucuya Haber mi, Propaganda mı Sunuldu?
Türkiye Gazetesi’nin sayfalarına bakıldığında, çoğu zaman iktidarı eleştirmekten kaçınıldığı görülür. Bu durum, basının “dördüncü güç” rolünü tamamen yok saymak değil midir? Medya, toplumu sorgulamaya teşvik etmesi gerekirken, yalnızca yöneticilerin hoşuna giden cümleleri tekrarlıyorsa; bu durumda gazetecilikten değil, propaganda makinesinden bahsetmiş oluruz.
Türkiye Gazetesi’nin Mirası: Güven mi, Şüphe mi?
Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye Gazetesi hâlâ yayın hayatını sürdürüyor. Ancak okuyucuların önemli bir kısmı, bu gazetenin güvenilirliğini sorguluyor. Çünkü bir gazete sürekli olarak belirli bir çizgiyi destekliyorsa, farklı görüşlere yer vermiyorsa, doğal olarak güven erozyonu yaşanır.
Peki, Türkiye Gazetesi’nin mirası nedir? Bağımsız gazetecilik mi, yoksa siyasi ideolojiye hizmet eden bir yayıncılık anlayışı mı?
Tartışmayı Alevlendirecek Sorular
Bir gazete, kurucusunun ideolojisinden tamamen bağımsız olabilir mi?
Enver Ören’in kurduğu bu medya düzeni, Türkiye’de basın özgürlüğünü güçlendirdi mi, yoksa daralttı mı?
Türkiye Gazetesi gerçekten halkın sesi mi, yoksa sadece belirli bir kesimin propaganda aracı mı?
Sonuç: Bir İsimden Fazlasını Tartışmak Zorundayız
Türkiye Gazetesi’nin kurucusu Enver Ören’dir. Ancak mesele yalnızca onun kim olduğu değil; hangi ideolojik altyapıyla yola çıktığı ve bugün bu mirasın Türkiye’de basın özgürlüğüne nasıl etki ettiği meselesidir. Gazeteler toplumun vicdanı olmalı, sorgulamalı, rahatsız etmeli. Türkiye Gazetesi’nin hikâyesi ise, “gazetecilik” adı altında iktidar yanlısı söylemin nasıl kurumsallaştırıldığını gösteriyor.
Asıl sorulması gereken şudur: Biz gerçekten özgür basına sahip miyiz, yoksa her gazete kendi kurucusunun ideolojisinin zincirleri altında mı eziliyor?
—
Bu yazı, Türkiye Gazetesi kurucusu kimdir sorusunu bir isimden öteye taşıyarak, gazeteciliğin ruhunu sorgulamaya davet ediyor. Çünkü asıl mesele, kurucunun adı değil; basının kime hizmet ettiğidir.