Vacip Yapılmaması Günah Mı?
Kayseri’nin soğuk bir sabahında, şehirdeki eski taş binaların arasından geçerken kafamda dönüp duran bir soru vardı: Vacip yapılmaması günah mı? Sadece birkaç gün önce, dinî bir sohbetin içinde bu sorunun yankıları hala kulağımda çınlıyordu. O kadar derinlemesine düşünmeden geçmiştim ki, zamanla bu soru bana içsel bir sorgulamaya dönüştü. O an, bu sorunun sadece bir dini mesele olmadığını, hayatın içindeki anlamını sorgulayan bir felsefeye dönüştüğünü fark ettim.
Bir Gün, Bir An, Bir Soru
Bir hafta sonu, sabah erkenden camiye gitme kararını aldım. O sabah Kayseri’nin rüzgârı biraz sert esiyor, sanki her şey, her şey biraz daha soğuk bir hâl almıştı. Camiden çıkan yaşlı adamın gözlerindeki huzuru görmek, beni bir anlığına huzurlu bir atmosfere çekti. O anda derinden bir huzur hissettim, fakat bir yandan da bir eksiklik vardı. İçimde o eksikliği bulamıyordum. Belki de soruyu çözüme kavuşturmak istiyordum; Vacip yapılmaması günah mı?
Bir süre caminin avlusunda durdum, belki kalbimden geçenleri biraz daha anlamak isterken, içimdeki bu soruyu netleştirmek istiyordum. O an her şey yavaşlamıştı. İnsanın içindeki eksiklik, bazen bir soruya takılıp kalınca büyür. O soruyu biraz daha fazla düşünmeye başladım. Çünkü ne kadar çabuk sorulara gömülürsek, anlamını bulmaya o kadar geç ulaşırız.
Sorgulama
Bazen insanlar, hayatlarında belirli bir noktaya kadar gittiklerinde, belki de bir duraklama anına geldiklerinde, o soruyu sormaya başlarlar: Ben ne yapıyorum? Dinî yükümlülüklerimin içinde vacip kısımlarını geçiştirmek, içimde bir şeyleri eksik bırakıyordu. Bu, basit bir mesele değil, tam da bu yüzden huzursuzdum. Ne kadar büyük bir boşluk hissettiğimi bile bilmiyorum ama vaciplerin yapılmaması, hissettiğim o boşluğu daha da derinleştiriyordu.
Bir müddet sonra bir arkadaşımın tavsiyesiyle, düşündüm: Belki de vacip demek, her şeyin bittiği, kişinin sadece yerine getirmesi gereken bir yükümlülük demek değil. Vacip belki de Allah’a olan sevgimizin ve ona olan yakınlığımızın bir yansımasıydı. Ama bunu gerçekten içimde hissediyor muyum? İhtiyacım olan şeyin sadece bir zorunluluk olup olmadığına dair bir düşünce vardı kafamda.
İçimdeki Huzursuzluk
Daha sonra, o sabah camiden çıktıktan sonra birkaç gün boyunca vacipleri ertelememin getirdiği huzursuzlukla yaşadım. İslam’a olan sevgim, kalbimdeki inanç hep vardı, ama bir türlü o hisleri tam anlamıyla yerine getiremiyordum. Bu, bana, sorunun basit olmadığını, anlamak için çaba harcamanın gerekliliğini gösteriyordu.
Huzursuzdum. Bir eksiklik vardı, bir yanlışlık, bir kayıp gibi. İçimdeki duyguyu tam olarak tarif edemiyorum ama o kaybolan his, tekrar bulmak için bir çaba sarf etmeme sebep olmuştu. Bu duyguyu her geçen gün biraz daha derinden hissettim. Dışarıdan insanlar her şeyin normal olduğunu düşünüyorlardı ama bir içsel huzursuzluk, içimi kemiriyordu.
Yeniden Başlamak
O gün, bir sabah vakti, Allah’a olan sevgimi, ona daha yakın olmak için fırsatları tekrar hatırladım. “Vacipleri ertelemek, bu kaybolan huzuru bulmamı engelliyor.” dedim kendi kendime. Huzursuzluğum biraz daha azalmıştı. İstediğim gibi olmamıştım, ama her şeyin bir yolu vardı. Vaciplerin yapılmaması, günah mı diye sorarken aslında kendimi daha çok bir içsel yolda buldum.
Belki de bu kadar basit. Vacipleri yapmamak sadece bir eksiklik hissiyatı yaratıyor. Dinî görevler, günlük yaşamın bir parçası haline gelince, onları yapmamak, insanı eksik hissediyor. Kendime sorduğum soru, aslında beni bir noktaya getirdi: Bu bir sorumluluk değil, bir sevgi ve bağlılık meselesi. O yüzden, her vakit namazda, her duada, her hareketimde bir anlam bulmaya çalıştım.
Sonuç: İnancın Derinliği
Sonunda fark ettim ki, vacipleri yapmamak aslında bir sorumluluğu yerine getirmemek değil. Bu, içsel huzuru ve güveni kaybetmektir. Kendi içimde hissettiğim boşluk, bana ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bazen sadece bir adım atmak gerekir. O adım, bana bir huzur, bir içsel denge sağlar.
Vaciplerin yerine getirilmesi, sadece bir dini yükümlülük değil, inancımızın içindeki sevginin ve bağlılığın bir yansımasıdır. Benim için, eksik kalan o huzur, yalnızca doğru adımları atmakla tamamlanabilir.