İçeriğe geç

Afili Ask kaç yılında çekildi ?

“Afili Aşk” ve Zamanın Akışı: Bir Film Üzerinden Felsefi Bir İnceleme

Zamanı düşündüğünüzde, aklınıza ne gelir? Bir takvim sayfasının hızla çevrilmesi mi, yoksa bir anın içinde kaybolmuş bir ruh hali mi? Zaman, aslında düşündüğümüzden çok daha fazla şeydir. Bazen hızla geçerken bazen de bir anı sonsuz gibi hissettiren bir şeydir. Felsefi bir bakış açısıyla, zamanın doğası üzerine çokça düşünülmüş, sorgulanmıştır. Zamanın izlediğimiz bir film gibi anlam kazanıp, bir anı derinleştirdiği noktada, sanatta zamanın etkisini daha derin bir şekilde hissedebiliriz.

Bunun bir örneği de, Türk televizyon tarihinin önemli dizilerinden biri olan Afili Aşk’tır. Peki, Afili Aşk kaç yılında çekildi? 2019 yılının Haziran ayında başlayıp 2020 yılına kadar süren bu dizi, yalnızca bir televizyon yapımı olmanın ötesine geçerek, izleyenlerine derin duygular ve düşünceler bırakan bir hikaye sundu. Ancak, bu basit bir tarih sorusu olmanın ötesine geçiyor. Diziye dair sormamız gereken daha derin sorular var: “Sanat, zamanla nasıl şekillenir?” “Bir yapımın, bir izleyicinin algısında ne tür etik ve epistemolojik etkiler yaratabilir?” Bu yazıda, Afili Aşk’ı felsefi bir bakış açısıyla inceleyecek ve zaman, etik, bilgi kuramı ve varlık gibi felsefi kavramlarla bağlayacağız.
Zamanın İzinde: Ontolojik Bir Perspektif

İzlediğimiz bir dizi, sadece bir anlatı değil, aynı zamanda bizim zaman algımızı, varlık anlayışımızı da etkileyebilir. Afili Aşk’ı düşündüğümüzde, dizinin içindeki zaman diliminin, karakterlerin dünyalarındaki değişimlere paralel olarak ilerlediğini fark ederiz. Bu, ontolojik bir soruyu gündeme getiriyor: Zaman sadece bir kronolojik sıralama mıdır, yoksa bir varlık anlayışını şekillendiren dinamik bir faktör müdür?

Zaman, birçok filozof tarafından farklı şekillerde ele alınmıştır. Heidegger, zamanın, insanın varlıkla ilişkisini belirleyen temel bir unsur olduğunu savunur. Ona göre, zaman, insanın dünyayla ve kendisiyle olan ilişkisini anlamlandırdığı bir arka plandır. Afili Aşk’ta da, baş karakterler arasında geçen ilişkiler, zamanla birlikte evrilir. Zamanın geçişiyle, karakterlerin bakış açıları değişir, değerleri değişir. Bu, izleyiciye zamanın bir insanın varlığını nasıl dönüştürdüğünü gösterir. Burada bir soru ortaya çıkıyor: Zamanın geçişi, bizim içsel varlığımızı gerçekten dönüştürür mü? Yoksa biz zamanın etkilerini sadece dışsal bir olgu olarak mı algılarız?

Afili Aşk’ın zamanı kullanma biçimi, bir tür varlık algısı yaratır. Bu dizi, izleyiciyi sadece bir aşk hikayesiyle değil, zamanın içindeki değişimle de yüzleştirir. Karakterler arasında yaşanan değişimler, aşkın ve zamanın birbiriyle nasıl etkileşime girdiğini ortaya koyar. Her bir anın, her bir kararın, her bir olayın geçmişi ve geleceği şekillendirdiği bir ortamda, zamanın gerçekliği izleyiciye daha derin bir şekilde hissettirilir. Bu anlamda, Afili Aşk ontolojik bir soru sorar: “Zaman, bizim içsel dünyamızı gerçekten değiştiren bir güç müdür, yoksa sadece bir dışsal süreç mi?”
Etik Perspektif: Karakterlerin Seçimleri ve Ahlaki Sorunlar

Dizinin ana karakterleri, Ayşe ve Kerem, ilişkilerinde pek çok etik ikilemle karşı karşıya kalır. Onların yaşadığı duygusal çatışmalar, çoğu izleyiciye tanıdık gelir. Ancak, bu çatışmalar sadece bir aşk hikayesinin ötesine geçer. Dizideki etik ikilemler, izleyicinin ahlaki bakış açısını sorgulamasına neden olabilir.

Felsefi etik teorilerinde, deontolojik ve sonuççu yaklaşımlar arasında sürekli bir gerilim vardır. Immanuel Kant, deontolojinin savunucusudur. Ona göre, doğru olan bir şeyin yapılması, yalnızca sonuçlarına göre değil, yapılan eylemin doğru olup olmadığına göre değerlidir. Afili Aşk’ta Ayşe ve Kerem’in kararları, bazen sadece kendi içsel değerlerine göre şekillenir. Örneğin, Ayşe, Kerem’e karşı hissettiği duygularını ve aynı zamanda kendi etik sınırlarını sorgular. Bazen bir kişiyi sevmek, o kişinin güvenini sarsmakla sonuçlanabilir. Bu durumda, kendi etik değerlerimizi başkalarıyla olan ilişkilerimizde nasıl sınırlandırırız? sorusu izleyiciye yöneltilir.

Dizideki etik sorunların bir başka yönü de sonuççülük açısından ele alınabilir. John Stuart Mill, bir eylemin ahlaki değerini, onun sonuçları üzerinden değerlendirir. Afili Aşk’ta Kerem ve Ayşe’nin yaşadığı karmaşık duygusal yolculuklar, sonrasında ortaya çıkan sonuçlarla beraber izleyicinin vicdanını sorgulatır. Birçok durumda, karakterlerin başkalarına verdikleri zararlar, sonucu olumlu olsa bile izleyiciye ahlaki bir sorgulama sunar. Burada bir soru daha doğar: “Ahlaki değerlerimiz, ne kadar başkalarının yaşadıkları sonucu belirler?”
Epistemolojik Perspektif: Gerçeklik ve Algı

Afili Aşk’ta karakterlerin algıları ve gerçeğe dair inançları sıkça çatışır. Kerem’in ve Ayşe’nin birbirlerine duyduğu güven ve onların yaşadıkları ilişki, her iki karakterin de kendi içsel dünyalarında şekillenen gerçeğe dayalıdır. Ancak bu gerçeğin ne kadar doğru olduğu, dizi ilerledikçe sorgulanır. Epistemoloji olarak, gerçeği algılayış biçimimiz ve bildiğimiz şeylerin ne kadar gerçek olduğu üzerine derin bir soru sorulur.

Felsefede, doğruluk ve bilgi üzerine tartışmalar oldukça derindir. Platon’dan Descartes’a kadar birçok filozof, gerçeğin doğasına dair farklı görüşler sunmuştur. Afili Aşk’ta, karakterlerin birbirine olan güveni zamanla değişir. Bu durum, izleyiciyi “Bir şeyin doğru olduğuna nasıl emin olabiliriz?” sorusuyla baş başa bırakır. Epistemolojik anlamda, doğru bilginin yalnızca içsel deneyim ve algıya dayalı olup olmadığı sorusu burada önem kazanır.
Sonuç: Zaman, Etik ve Bilgi Üzerine Derinleşen Sorular

Afili Aşk sadece bir aşk hikayesi anlatmaz; zamanın etkisiyle değişen varlık anlayışları, etik ikilemler ve epistemolojik belirsizlikler sunar. Zamanın, bir insanın içsel dünyasında nasıl bir dönüşüm yarattığını, etik kararların insan hayatındaki etkilerini ve algılanan gerçeğin ne kadar geçerli olduğunu sorgulayan bir yapım olarak izleyiciye büyük bir felsefi deneyim sunar.

Peki, bu diziye bakarken gerçekten neyi öğreniyoruz? Zaman, bizim içsel dünyamızı gerçekten değiştiriyor mu, yoksa biz zamanla nasıl başa çıkacağımızı seçiyoruz? Ahlak, başkalarına karşı olan sorumluluğumuzu mu şekillendiriyor, yoksa içsel değerlerimizle mi sınırlanıyor? Gerçek, bizim algılarımıza mı bağlı, yoksa objektif bir şekilde var mı? Bu soruları sorarak, belki de daha derin bir anlam arayışına girmiş oluyoruz.

Zamanın, etkileşimin ve gerçekliğin böylesine kesiştiği bir dünyada, biz de her an bir adım daha ileri gitmeye, hem başkalarına hem de kendimize dair daha derin sorular sormaya devam edeceğiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort deneme bonusu veren siteler
Sitemap
grandoperabet yeni giriş